Bu konuda farklı görüşler var. "Kadınlar neden..." ile başlayan tek soru da bu değil zaten.

 

- Kadınlar neden bilim yapamaz?

- Kadınlar neden icat yapamaz?
- Kadınlar neden roman yazamaz?
- Kadınlar neden müzik yapamaz?
- Kadınlar neden beste yapamaz?

- ...

 

Farklı görüşlerden bazılarını sunayım izninizle:

 

- Kadınlar "seçicidir". Bunları yapmaya zaten gereksinimleri yoktur. Onlar tarafından seçilebilmek için erkekler bu rolleri üslenirler.

 

Duvarları resimlerle süslü mağaralarda "bolca" kadın iskeleti bulunmasına rağmen resimsiz mağaralarda sadece erkek iskeletlerinin çıkması, erkeklerin kadınlar tarafından seçilebilmek için ressamlığa soyunduğunu göstermiyor mu sanki?

 

Pablo Neruda, daha sakin bir kasabaya çekilip yazılar yazarken, onun şiirlerin bazılarını çalan ve köyün en güzel kızını bu şiirleri kullanarak ayartan "postacı" delikanlıyı da örneklerime katmak istiyorum.

 

 Niels Bohr -Einstein'ın yardımcılarından- günlüğünde, "Şu formülü bulayım da eşimle aramı düzelteyim..." diyor. Tüm gece çalışıp buldukları, Einstain'ın düşünüp de anlayamadığı şeyler. Yeni evlendiği eşiyle arası düzelsin diye o kafa nasıl çalışmış acaba?

 Kadın içgüdüsel olarak çocuğunun nasıl olmasını istiyorsa, kendine öyle birini bulur (arar, tercih eder). Erkekler seçilebilmek için kılıktan kılığa girer. Erkek sadece kendilerini seçen birden fazla kadın varsa, onların arasından birini seçme şansına sahiptir. (Bir çok kaynaktan sentezlediğim, bana ait olmayan veri).

 

- Bir diğer görüş ise; kadınlara, tarih boyunca hiç kendilerini gösterme şansı verilmediği yönünde.

 

 Mozart'ın neredeyse tüm bestelerinde kız kardeşinin de somut emeği var. Müzik (beste yapmak ve saraylarda icra etmek) karın doyurmadığı için, kız kardeşi müzik dersleri vererek evin geçimini sağlamak zorunda kalıyor. Ama kaçımız onların hazin öyküleri içindeki "kadının" adını anıyoruz ki?

 

Dönemindeki tüm kadınsal problemlere rağmen adını buluşçu bilim insanları arasına altın harflerle yazdırmayı başaran Marie Curie'nin hayatı da iyi bir örnek olabilir.

 

Peki ya sayısal veriler ne diyor? Yüz binlerce sanatçı, bilim insanı,.. , erkek arasında kadının sayısal yeri ne durumda? Eskiden parmakla gösterilecek kadar az olan kadın bilim insanlarının, ressamların, müzisyenlerin, şairlerin, .., kadının -biraz daha- özgürleşmesinin ardından mısır gibi patlamasının sebebi bu olabilir mi acaba? Hiç acelemiz yok. Kadınlar yerlerini almaya başladılar. Gerisi sadece basit bir zaman sorunu.

 

Saygılar.

  Şiir neden yazılırdan başlamak daha doğru olacak gibi.  Bir insan ya çevresinin içinde bulunduğu yoğun duyguları-istekleri anlamadığını düşünüp, içindekileri bir şekilde dışa vurmak ister ya da dikkat çekmek, bu şekilde tanınmak ister. Şiir yazmak ciddi anlamda çaba ister; bir kelimenin birden çok anlama gelmesi, her okuyanın zihninde farklı çağrışımlar yapması, herkesin kendinde bir şeyler bulması, hatta kelimelerin üzerine düşünmesi her düşündüğünde yeni bir kapıyı aralaması gibi. Şiir yazmak zaman ister, araştırma ister. Eğer içinde yoğun duygular var ise kendin gibi olan yazarları mutlaka okumak istersin  ve  sonrasında şiir yazarsan, yazdığın şiir ya onun üzerinde olmalı ya da ondan olan fikir ayrılığına bir cevap. Amacın tanınmak, dikkat çekmek ise de edebi anlamda güçlü olmalısın ki kendinden öncekileri geçebilesin. 

     

 

  Şimdi, "kadınlar neden şiir yazmaz?" sorusunu "neden ünlü kadın şairler bu kadar az?" olarak çeviriyorum. Kadınların toplumdaki yeri görünmez bir çizgiyle ayrılmıştır. Kadınla erkek eşittir-kadın erkek ayrımı yapmayalım desekte bu doğuştan gelen bir ayrım. Mesela bir kız çocuğu yaşıtlarındaki erkeklerden önce ergenliğe girer ve kadın-erkek ilişkileri hakkında kafalarında daha çok bilgi oluşur. Bu bir tür sorumluluktur, bunu o dönemde çevresiyle paylaşamazlar ve olgunluk göstermek zorundadırlar. Toplumlar gizli kurallarla yaşar ve burada kadınlar kendilerini sürekli dayatmaların içinde bulur. Kadının toplumdaki sorumluluğu fazladır, doğumundan itibaren dişi olmanın kuralları içinde toplumda kendine yer bulmaya çalışır. Kadınlar yaşamı sorgulamaya erken yaşta başlarlar fakat kadınların hareketleri tüm toplumlarda kısıtlıdır ve geleceklerini nasıl şekillendirmeleri gerektiği konusunda sürekli üzerlerinde baskı hissederler bu durumda da kadınlarda ki gelecek ve yaşlılık korkusu erkeklerde olduğundan daha fazladır. Yani kadınlar gelecekleri konusunda daha garanticidir diyebiliriz. Kadınlar her zaman bir adım sonrasını da planlarlar. Oysa şiir yazmak rahat olabilmek, objektif bakabilmek ve aslında toplumsal tabuları yıkmakla mümkün olabilir. Ünlü olan kadın yazarlara baktığımızda tabuları olmayan, özgür bir ruha sahip olduklarını; kişiliklerinin ise, o dönemin insanları tarafından sürekli eleştirildiğini görürüz. 

Bir ara dünyanın en iyi şairi, belkide hayatı boyunca hiç şiir yazmayan birisidir diye yazmıştım. Kadın yada erkek. Hala bu düşüncedeyim. Bana kalsa şiirin illaki bir şairi, yada şairin bir şiiri olması gerekmiyor. Yüzünde ve hayat hikayesinde bir yazarın dediği gibi biraz kişilik olması yeterli meymenetsiz herifler.

 

Kadınlar neden şiir yazmaz ?  

Belki de bütün şiirlerin sahibi olduğu içindir .

Bir kadın bir şair doğurur , bir şair bir şiir . 

Elbette latife yapıyorum ama yine de söylemekte fayda var.

 o kelimeyi oraya koymasa mıydım, şu kelime şurada daha mı iyi olurdu vb. sonunda yerde biriken kağıtlar. en kötü karar bile kararsızlıktan iyidir demişler... oyle yani

Bence toplumumuzda kadınların yoğun duygularını bastırması konusunda ciddi bir baskı var. Kadın veya erkek, şiir yazarken duygularını bastırmaya çalışırsa ortaya olumlu sonuçların çıkmayacağı aşikar. Şiir yoğun duygularımızdan beslenmiyor mu? Bu durumda  bahsettiğiniz "seçicilik" insanın hissettiği yoğun duygulardan ötürü yargılanma endişesi kaynaklı olacaktır.