Zaman geleceği Sonbahar'ı gösteriyordu. Adımları ilerledikçe ilerlemeyi gözleri yaşardırça hıçkırmayı getiriyordu. Üzerinde siyah bir mont vardı. Klasik giyimi gibi hayatı da klasikten beterdi.Her zaman bir durgunluk vardı içinde. Nedensiz bekli de hayat istediğini vermediği için gittikçe küsüyordu güneşe, ağaçlara, yıldızlara, denize...
Sahil de ne de hırçındı. Ama bu hali bile huzur vermeye yetiyordu. 'Neden ağlıyorsun gözlerim' dedi. Ses yok...'Neden söyle ki derdine derman olayım' Ses yok, sadece içten içe bir ağlayıştı bu. Etrafında bir çift vardı, ne de şirindiler gözlerini alamadı onlardan. İçinden 'bence 6 aydır' dedi. Aklına geleni yapmayı ne de alışıktı, hüzünlü olduğunda bile.
Yanlarına gitti. 'Afederseniz' dedi, 'amacım sizi rahatsız etmek değil, özür dilerim, sadece bir merak, ne kadardır berabersiniz?'
Erkek: Neden merak ettiğinizi sorabilirmiyim?
Yanıt hiç bu kadar içten gelmemişti. 'İlk olsa sahile gelmeye çekinirsiniz. Elinin omzunda olması onda bir güven sağladığının sahiplendiğinin belirtisi. Sevgilindeki masumiyet ve kızarmış sima hala senin onu bırakıp gitmenin vermiş oldu ve aynı zamanda utanmanın verdiği kızarıklık. Senin konuşma stilin ona dönük kendini ifade etme yönünde kendini ona ispatlamak istiyorsun ama onu incimekten de korkuyorsun. Sevgilindeki saate bakış merakı ise ya evden gizli gelmiş olmanın korkusu ya da risk almama izlenimi. Gözlerine bakışı bir okyanusta boğulma gibi kurtulma imkansız yüzdükçe yorulmuş yenik yüzmüş ama ölmemeye eğilimli. Senden bir şeyler bekleme çabasında onu gerçekten sevdiğini görmek için çırpınıyor. Senin sözlerine olan gülüşü ise hiç bu denli olmamış ömründe o an ne desen gülecek zaten ne desen gözlerini alamayacak senden o denli efsunlu. Giyimi özenli bir iki saat uğraşılmış seni kaybetmekten korkuyor.'
Erkek ve kızın gözlerinde 'nerden bu deli' diye mi yoksa 'vay be' der gibi mi bilmiyorum ama şaşkın bir bakış vardı. Kızarmış gözleri kendini ifade etmeye çalışmıştı neden bilinmez belki de bir değişik yüz belki de geçmiş.
Erkek: Beni çok şaşırttınız izleminiz ne kadar süreye ait bilinmez ama kendi adıma beni çözmüşsünüz diyebilirim.
Kız: (utangaç bir edayla) 'Abi sen yanımızda ol tercümana ihtiyacım var' dedi. '6 aydır beraberiz' dedi.
İnsanları çözerken güneş gibi olurken kendini çözmeye gelince karanlık bir boşluk gibiydi, ilerledikçe boğuluyor, ağladıkça ağlıyordu. O an tebessümü her zamanki gibi eksik değildi gözlerinden, onların mutluluğunu bozmaya hakkı yoktu.
'Teşekkür ederim, sadece bir tahmin' dedi,gülümsedi.
Kız: Çok içten bir gülüşünüz var.
Kimi nasıl anlayabilirsin o an sen içten mi gülmüştün. Peki o an mutluluk sonucu mu ordaydın? Gözlerin gülüyor muydu? Güneş seni aydınlatıyor muydu? Kocaman bir hayır...Kalabalık içindeki yalnızdan bunalmış, sesler arasında sağır kalmış, o kadar üzerindeki gözler, şehir, ağaç, böcek, çiçek, arabalar, mağazalar...Hiçbiri yoktu, lal olmuştu. O yüzden huzuru bulma ümidiyle denizin şarkısını dinlemeye gelmişti.
'Teşekkür ederim kardeşim, senin bakışın bence ne bendeki içten bir gülüş ne de insanları çözebilmişlik. İnsanları çözmek için kendi ruh dilinden anlamak gerekir. Ama kendimi anlayabilmiş değilim maalesef.'
Gülümsemeye devam etti. Bu bir kandırma mıydı? Hayııırr içimdeki hüznü gizlemekti, başka bir şey değil.
Erkeğe dönerek 'Birbirinizi üzmeyin, birbirinizin sen beni değil her şeyi olun' dedi ve uzaklaştı.
Martı sesleri, dalga vuruşları.
Hava kapalı. Gönlüm hüzünlü Neden böyleyim deme kalbim Tabibi değilim ki bileyim Sessiz ol Kimseyi rahatsız etmesin hıçkırıklarım...
Hayat herşeye rağmen güzel mi ?

|